30 Mayıs 2008 Cuma

Aşırı kilonun nedenleri

Kilolu olmanızın nedeni sadece aldığınız ve harcadığınız kalori arasındaki yanlış denge olmayabilir. Metabolizma, hormonlar ve iyi çalışmayan bezler de kilolu olmanızın sebebi olabilir. Kendinizi aç bırakmadan önce mutlaka bu sebepleri değerlendirin ve sebep ne olursa olsun bir beslenme ve diyet uzmanından beslenmeyi öğrenmenin en doğru yol olduğunu hiçbir zaman unutmayın. Bezler: Çok iyi çalışmayan tiroid bezleri, kilo problemlerinin nedeni olabilir. Ancak gerçek şu ki aşırı kilolu her insanın tiroid bezlerinde problemi yoktur ve olsa bile genellikle kilo aldıracak kadar ciddi bir boyutta değildir. Eğer salgı bezlerinizde bir sorun olduğundan şüpheleniyorsanız, doktora gitmek konusunda tereddüt etmeyin. Ancak aşırı kilolu insanların sadece yüzde 5’inden az bir kısmında bu problemin olduğunu da unutmayın. Metabolizma: Vücudunuzun yaşamak için kullandığı enerji (kalori) miktarı olan metabolizma hızı, kişiler arasında oldukça değişkenlik gösterir. Bu da onların kilo alıp vermelerini etkiler. Bazı kadınlar günde 1600 kalori ile hızlı bir şekilde kilo verirken, günde 800 kalori almalarına rağmen yavaş kilo veren insanlar da nadir olmakla birlikte vardır. Bu insanlar enerjiyi depolayarak ve kilo aldırarak daha idareli çalışan bir metabolizmaya sahiplerdir. Metabolik ihtiyaçlarınızı tam olarak belirlemek önemlidir. Eğer bu şekilde idareli çalışan bir metabolizmanız varsa egzersiz çok önemlidir.

Genetik: Aşırı kilo ailede başlar. Aşırı kilolu ebeveynleri olmayan bir çocuğun kilolu olma ihtimali yüzde 10’dan azdır. Eğer ebeveynlerden biri aşırı kilolu ise bu olasılık yüzde 40’a kadar çıkar. Eğer iki aşırı kilolu ebeveyn varsa bu ihtimal yüzde 70 - 80’dir. Bu da elbette, ailelerin yemek yeme ve egzersiz alışkanlıklarını çocuklara geçirme eğilimini yansıtmaktadır. Yıllardan beri hayvanların yağlı olduğunu ve bu şekilde yetiştirildiklerini biliyoruz. Süper marketten aldığınız et, yağlı olmak için yetiştirilmiş hayvandan gelmektedir.

Genetik mi? çevresel faktör mü? Geçtiğimiz 15 yıl, beden ve kilo dengesinin genetiği üzerine yapılmış araştırmalar konusunda bir patlama yaşanmıştır. Genetik araştırma yapmanın yollarından biri de aynı yumurta ikizleri üzerinde çalışmaktır. Araştırmalar birlikte yetiştirilen ikizlerle ayrı yetiştirilen ikizlerin beden ağırlıklarını karşılaştırır. Eğer genler bu kadar önemliyse, ikizlerin birlikte ya da ayrı yetiştirilseler de kilolarının benzer olmasını bekleriz. Eğer ayrı büyüyen ikizler birlikte büyüyen ikizlere göre birbirlerinden daha farklı ise çevrenin önemli bir etkisi olduğunu düşünebiliriz. Araştırmalar ikizler ayrı da yetiştirilseler de birlikte de büyüseler, beden ağırlıklarının hemen hemen aynı olduğunu göstermektedir. Bu da genlerin önemli olduğu anlamına gelir.

Ancak bu, kilonun sadece genler tarafından kontrol edildiği anlamına gelmez, çünkü nasıl yemek yediğimiz de genetik yatkınlığımızın ince ya da kalın olmamız üzerindeki etkisini belirler. Bu araştırmanın bir avantajı, insanları aşırı kilolu olmaktan dolayı kendilerine yükledikleri suçluluktan kurtarmasıdır. Ne yazık ki, insanlar genetiğin önemini fazlasıyla abartarak kilolu olmanın kaderleri olduğunu ve yapılacak hiçbir şey olmadığını hissederler.

Yağ hücreleri: Bedenimiz, “adipoz dokusu” da denilen yağ hücreleri içinde yağ toplar ve biriktirir. Bazı insanların çok sayıda yağ hücresi varken (ergenlik dönemindeki şişmanlık sebebiyle olabilir) bazılarında yağ hücresi sayısı normaldir. Ancak onların da yağ hücreleri çok büyük ve geniştir. Bazılarında ise iki durum da vardır. Çocuklukları boyunca şişman olan veya aşırı kilolu bireylerin yağ hücreleri hem çok büyüktür, hem de çok fazla sayıda olma eğilimindedir. Bu alandaki ilk araştırmaları yapanlar, yağ hücresi fazla olan bireylerin kilo kaybetmesinin çok zor olduğunu öne sürmüşlerdir.

Ailede yetiştirilme: Kimi aileler duygusal ve hatta kültürel sebeplerden dolayı aşırı yeme alışkanlığı geliştirirler. Bazı kişiler ailede yetiştirilme şekline bağlı olarak psikolojik nedenlerden ötürü yemek yerler. Bu kişiler için davranış değişimini hedefleyen bir program en doğru yaklaşımdır, çünkü bu tip programlar duyguları yemek yeme davranışından ayırmaya ve zevk almak için başka kaynaklar bulmaya yardım eder.

Psikolojik faktörler: Çoğu aşırı kilolu kişi stres, depresyon, yalnızlık, öfke ve diğer duygular karşısında yemek yeme davranışlarını kontrol ederken zorlanır. Eğer öyleyse, bunun reçetesi altta yatan psikolojik problemi yani aşırı yeme davranışının ortadan kalkmasını umarak çözmek olacaktır.

Ahmet Bey neden şişmanladı?

Bir yönetici 20 yıl boyunca her sene yarım kilo almıştır. Her yıl aldığı bu kiloyu fark edememiş, ancak sonuçta aldığı 10 kilo ile mutsuz bir insan haline gelmiştir. Bu, haftada fazladan aldığı iki ya da üç içecekle bile gerçekleşmiş olabilir. Kilolu olmak aslında yavaş yavaş gerçekleşen bir süreçtir ve yediğimiz yiyecekler içerisindeki küçük hataların sonucu oluşur. Böyle bir probleme çözüm, yeme alışkanlıklarında yavaş yavaş gerçekleştirilecek değişimlerdir. Böylece uzun vadede kilo kaybı gerçekleşir.

İdeal göğüs nasıl olmalı

İşte ideal göğüsler için yapmanız gerekenler... Göğüsler, kendisine hacmi veren yağ dokusu içine gömülmüş meme bezi ve hacmini veren deriden oluşur. Hiç kas dokusu olmadığından, vücudun diğer organları arasında yer çekimine en çok maruz kalan organımızdır. Göğüsler yıllarca sutyen içinde kalarak hareketsizleşirler. Bu dirilik kaybı, kilo değişimleri, hamilelik ve doğal yaşlanma ile daha da vahimleşir. 25-30 yaşlarından sonrda bazı genç kadınlarda dirilik kaybı meydana gelebilir. Her ne kadar göğüsün biçimi önemli ise de, derinin kalitesi göğüs güzelliğinde başrol oynar ve sonuç olarak da göğüs bakımının öncelikle göğüs derisine yönelmesi gerektiği ortaya çıkar. Göğüslerin en iyi dostu soğuk sudur. Soğuk su dokuları uyarır, deriyi sıkılaştırır ve elastikiyet sağlar. Ilık bir duş sonrasında boyundan göğüs uçlarına soğuk su dökmek son derece yararlıdır. Önemli bir nokta: Eğer, sık sık duş alıyorsanız, birkaç damla doğal yağla göğüslerinize masaj yapın ve dayanabileceğiniz kadar soğuk suyu göğüs bölgenize göğüs bölgenize tutun. Duş sonrasında ise doğal bir süngerle aşağıdan yukarıya masaj yapın. Bunu her gün on kez uygulayın. Bunun için eczanelerde satılan masaj aletlerinden de yararlanabilirsiniz.

Derinin elastikiyetin arttırılmasının diğer bir yolu da her gün düzenli olarak nemlendirici kullanmaktır. Unutulmamalıdır ki, deri yaşla birlikte nemini kaybeder. Sabah ve akşam uygulanan zengin nemlendiricili vücut kremleri, derinin kaybolan nemini tekrar geri kazanması için gereklidir.

Bunun dışında sıkılaştırıcı ve gerginleştirici göğüs için hazırlanan kozmetik ürünleri de son derece faydalıdır. Ancak bu kremler uygulanırken göğüsle birlikte dekolte ve boyun bölgesi de unutulmamalıdır.

En büyük düşmanlar: Rejim ve hamilelikGöğüsler yağ bakımından oldukça zengindir. Bunun için sıkı yapılan rejimler sonrası vücudun diğer bölgelerine göre daha hızlı zayıflaması ve küçülmesi kaçınılmazdır. Göğüs bir kere hacmini kaybettiğinde, tekrar kilo alınsa bile göğüs eski formuna kavuşamaz. Sıkı rejimler vücudun bütünü için olduğu gibi göğüsler için de olumsuz etki bırakır.

Bu nedenle kilo vermek isteyenler protein bakımından zengin bir liste uygulamaları gerekir. Hamimikte de aynı sorun yaşanır. Ani kilo alıp verme, göğüslerde çatlaklara ve dirilik kaybına yol açar. Bunu önlemek pek mümkün olmasa da yukarıda bahsettiğimiz günlük bakımlar ve spor, deformasyonu en aza indirmede yardımcı olur.

Sütyen seçimi
Göğüs güzelliğinde doğru sütyen seçiminin önemi büyüktür. Göğsü kavraması ve rahat edilmesi açısından sütyenin bazı özelliklere sahip olması şarttır. Bu nedenle sütyen satın almadan önce denemeli, hatta bir süre hareket edilerek ergonomik olup olmadığı test edilmelidir. Zira, yanlış seçilen bir sütyen göğsü sıkıştırıp kan dolaşımını bozabilir. Sütyen ölçüsü belirleme ise doğru sütyen seçiminde önemli bir adımdır. Doğru ölçüyü bulmak için yapılması gereken öncelikle bir mezurayla beden ölçülerini almak ve bütün markaların sunduğu tablolardan yararlanmaktır.

Sütyen, göğsün aşağı doğru sarkması engellemesi dışında özgür hareketi de kısıtlamamalıdır. Sütyen hiçbir rahatsızlık, baskı ve deformasyon hissi vermeemelidir. Bunun için sutyeni denerken rastgele her yöne hareket edin. Öne ve arkaya eğilin. Sütyen, bütün bu hareketler sırasında açılmamalı, ve kırışmamalıdır. Arka kelepçeler iki ya da üç aşamalı olmalı ve vücut hareketlerine bağlı olarak yukarı sıyrılmamalıdır. Sütyen askıları da istediğiniz yüksekliğe ayarlanabilmelidir. Sarkmayı engellemesi için yeteri kadar yüksek olmalı ancak omuzlarda iz bırakmamalıdır.

Doğum sonrası jimnastik

Bu forma girme programı sadece anneler ve yenidoğan bebekleri için. Bu program sayesinde hem siz doğumdan önceki formunuza kavuşacaksınız, hem de bebeğiniz sizinle girdiği bu yakın ilişkiden ötürü mutlu olacak; algısı ve vücudu daha kolay gelişecek. Doğumunuzdan sonra jimnastik yapmak istiyorsanız, bunu yapmak için temizliği bitirmeyi, küçüğün mamasını hazırlayıp, onu yedirip, yatırmayı beklemenize gerek yok. Bunu beklerseniz, hiçbir zaman uygun zamanı gelmez. Gelse bile siz yorgunluktan kolunuzu kaldıramayacak halde olursunuz. Beklemek yerine, zamanı iyi şekilde değerlendirin ve sevgili bebeğinizle birlikte jimnastik yapmanın tadına varın. Bu egzersizler sadece anneler ve küçük bebekleri için geçerli. Dokuz aylık hamilelik süresinden sonra, yıpranan ve hareketsiz kalan bütün vücudunuz bu egzersizler sayesinde yeniden çalışmaya başlar. Siz karnınızı sıkılaştırırken ve sırtınızı güçlendirirken, bebeğiniz de hem görsel, hem de bedensel algılamasını geliştirecek. Kollarını ve bacaklarını hareket ettirirken aynı zamanda gözleriyle de sizi izleyecektir. Böylece onunla sadece ona özel, çok yakın bir ilişkiniz olacak.

Sonuçta, hem yararlı, hem de harika zaman geçireceksiniz. Üstelik hem oyun ilişkileriniz derinleşecek, hem de bebeğiniz kolaylıkla, dengesini bulacak, kasları gelişecek. Bu programı birçok ay boyunca sürdürürseniz, bebeğinizin sportif yönünün gelişmesine de çok yardımcı olursunuz. Daha büyük bir çocuğunuz varsa, o da sizinle ve kardeşiyle birlikte bu hareketleri yapabilir. Ancak, egzersizler sırasında onunla konuşun, hareketleri dilediği gibi yapmasına izin verin ve ona dokunun. Böylece kardeşini kıskanmaz, aksine sizinle birlikte bu işi paylaştığı için kendini mutlu hisseder. Egzersizlere başladığınızda kendinizi zorlamayın ve yavaş yavaş ilerleyin. Unutmayın vücudunuzun tekrar harekete başlamaya alışması gerekiyor. Bu hem eklemleriniz, hem sırtınız, hem de basenleriniz için geçerlidir.

Doğumu izleyen haftalarda, genç anneler kendilerini çok yorgun, neredeyse depresyona girecek kadar yorgun hissederler. Tekrar dinçleşmek için düzenli olarak bir fizik aktivitesi yapmak, vücudu hareket ettirmek en iyi yoldur. Birkaç günün sonunda, hem uyku düzeninizde, hem de iştahınızda bunun etkilerini göreceksiniz. Burada verdiğimiz bütün egzersizlerin en az sekiz kadar tekrarlamanız gerekir, ama eğer isterseniz daha fazlasını da yapabilirsiniz. İyi jimnastikler.

Hassas bölgeleri güçlendirmek için 11 etkili egzersizBu 11 egzersizi doğumdan 6 hafta sonra, haftada en az üç kez olmak üzere istediğiniz sıklıkla yapabilirsiniz. Jimnastik yapacağınız mekanın geniş olmasına dikkat ederek, rahat giysilerinizi giyin ve daha iyi konsantre olmak için bebeğinizle birlikte zevkli dakikalar geçirmeye hazırlanın. Bebeğinizin altının temiz olmasına ve karnının aç olmamasına da özen göstermelisiniz.

1. Karnınızı sertleştirmek için

Sırtüstü yere uzanın ve bacaklarınızı havada üstüste koyun. Bebeğinizi karnınız üzerine oturtun, sırtı oyluklarınız üzerine yerleşsin; aynı zamanda iki elinden tutun. Karnınızı içinize çekin ve aynı anda kasın. Sırtınızın aşağı kısmı yere değmeli. Bu pozisyonda, başınızı ve vücudunuzun üst kısmını kaldırın, bu sırada karnınız ve baseniniz kasılı olmalı. Başlangıçta, kendinizi zorlamayın. Ve kendinize dinlenmek için ara verin. Bu aralarda da, bebeğinizi kollarının altından tutarak, kendinize doğru çekin. Onu kendi kendine kalkmaya alıştırmalısınız. Siz karın kaslarınızı çalıştırırken, o da boyun kaslarını güçlendirecek ve başını daha iyi kontrol etmeyi öğrenecek.

2. Mideyi kaslandırmak

Sırt üstü uzanın, böbreklerinize destek vermesi amacıyla, katlanmış bir havlunun üzerine yatabilirsiniz. Dizlerinizi kırın ve ayaklarınızı sağlam bir şekilde yere basın. Bebeğinizi sırtı oyluklarınıza dayanacak şekilde üzerinize yerleştirin. Bütün basen kaslarını gererek, karnınızı içeri çekin. Yavaşca büstünüzü kaldırın, bu arada da bebeğinizi bir eliniz ile tutun. Öteki elinizi de ters taraftaki dizinizin üzerine doğru uzatın. Bu hareketi en az sekiz kere, kendinizi iyi hissederseniz daha fazla kez tekrarlayın. Kendinize bir ara verdikten sonra, bu kez de öteki tarafınızla aynı hareketleri tekrarlayın. Bu bebeğinizin dengesini bulması için çok iyi bir egzersiz türüdür. Aynı zamanda, sizin karın bölgesi kaslarınızın güçlenmesine yardımcı olacağı gibi, midenizin de gerilmesine yardımcı olacaktır.

3. Mideyi germek

Bebeğiniz sırt üstü uzanmış bir şekilde önünüze alarak, yüz üstü uzanın. Karnınızın alt kısmına havlu koymayı ihmal etmeyin, aksi takdirde, böbreklerinizi zorlayabilirsiniz. Aynı şekilde bebeğinizi de bir havlunun üzerine yatırın. Bu pozisyonda, avuçiçleriniz yere değecek şekilde, kollarınızı uzatarak bebeğinize yaklaşmaya çalışın. Karın kaslarınız kasılmış bir durumda 15 ile 60 saniye arasında bu şekilde kalın. Bebeğiniz sizi kendisine yakın hissetmekten çok memnun olacaktır. Her arada bebeğinizi sevip okşamalısınız.

4. Sırtı ve kalçaları sıkılaştırmak

Her ikinizde aynı pozisyonda uzanın. Düzenli olarak her bacağınızı en az 8 kez kaldırın. Her hareket arasında gevşeyin. Siz bacak kaslarınızı çalıştırırken, bebeğiniz de eğlenecek.

5. Sırtınızı güçlendirin

Aynı pozisyonda yatarken, kollarınızı sırtınızın arkasında birleştirin. Kürek kemiğinizi gerin ve başınızı 6 ile 8 kez kaldırın. Böylece sırtınızın üst bölge kaslarını çalıştırmış oluyorsunuz. Her hareket arasında gevşemeyi unutmayın.

6. Göğüs ve kollarınızı sıkılaştırın

Oturun ve bebeğinizi önünüze alın. Koltuk altlarından öne ve arkaya kaldırın, sonra yukarı kaldırın ve indirin; bunu sekiz kez yapmalısınız. Ancak her harekettten sonra bir ara vermeyi ihmal etmeyin. Bebeğinizin boyununu güçlendirirken aynı zamanda kollarınızı ve göğüsünüzü de kuvvetlendirecek ve sıkılaştıracaksınız.

7. Kol ve göğüsü gerin

Oturur pozisyonda, kollarınızı arkada birleştirin ve kaldırabildiğiniz kadar yukarı kaldırın. Bu gerginlikte 15 ile 60 saniye arasında tutun, gevşeyin ve sonra tekrar başlayın.

8. Oylukları sıkılaştırın

Ayakta, oyluklar açılmış, bebeğinizi kollarından tutun. Baseninizi gerin, sonra hafifçe dizlerinizi kırın, büstünüzü öne eğin. Sırtınızı düz ve gergin tutun. Ayaklarınızı düz tutarak ve oyluklarınızın üzerine gerinerek, topuklarınız üzerine inin. Sonra kalkın. Egzersizi 8 kez tekrarlayın, bu arada her seferinde bir durak vermeyi unutmayın.

9. Oylukları gerin

Ayakta, bebeğiniz göğüsünüze yaslanmış şekilde, bir bacağınızı öne çekerek durun. Bu pozisyonda 15 ile 60 sanile arasında kaldıktan sonra ayak değiştirin.

10. Sırtınızı esnetin

Bebeğinizi yeniden önünüze sırtüstü yatırın. Bir kedi gibi sırtınızı yuvarlatarak, kalçalarınızı da topuklarınıza oturtarak yerleşin. Sonra öne doğru kayın, başınız yere doğru olsun. Kollarınızın yardımı ile kendinizi kaldırın ve sonra tekrar sırtınızı eski haline getirin. Hareketi yapabildiğiniz kadar tekrarlayın. Bu hareket bebeğinizi eğlendirecektir. Sizi gözleriyle izlerken hem gülecek ve bunu eğlenceli bir oyun olarak algılayacaktır.

11. Sırtınızı gerin

Sırtınızı tekrar yuvarlak yapın. Bebeğinizi altınızı alın. Sırtınız eğik olarak bu pozisyonda en fazla bir dakika kalın. Bakışlarınızı bebeğinizden ayırmayın.

Kıvırcık saç dert değil

Esnek, canlı ve dolgun buklelere sahip olmak zor değil. İmrenilecek bukleler için tavsiye ve ipuçlarına göz atın. Buklelerin havalı ve esnek olabilmesi için saçın... - Sağlıklı olması; yani yeterince beslenmiş olması gerekir. Çünkü sebum uzun saçı en uç noktasına kadar besleyemez. Bu nedenle her yıkamadan sonra saç tipine uygun bir bakım ürünüyle saçınıza bakım yapılması gerekir. Saça dipten uca kadar yapılacak bu bakım sayesinde kırıklar da önlenebilecektir- Doğru kesimli olması gerekir. Saç ne kadar kısaysa o kadar fazla kıvrılacaktır. Bu nedenle bukleler için isteğiniz doğrultusunda bir kesim yaptırmanız da gerekir. Kıvırcık saçların beslenmesi ve yıpratıcı dış etkenlerden korunması gerekir. Saçlar kurumuşsa canlılığını yitirir ve istenmeyen şekilde, düzensiz kıvırcıklar haline dönüşür. Her ihtiyaç için muhteşem ürünler çözüm sağlamaktadır:

- Nemli ortamlarda saçınız istenmeyen şekilde kıvrılıyor mu? Gündüz kremleri gibi derinlemesine işleyen bir serum kullanın. Bukleleri ağırlaştıran yağlı ürünlerden kaçının.


- Kıvırcıklarınız düzensiz mi? Ayaklanan buklelerinizi “styling” yani şekillendirme ürünleriyle alt edebilirsiniz. - Kıvırcıklarınız hafifliklerini mi yitirmiş? Onlara hafifliklerini tekrar kazandıracak bir güç vermek için nemlendirici bir ürün kullanın ama fazla ağır sabitleyicilerden kaçının.

Kıvırcıklarınız havalı değil mi? Defrize edici bir jel yardımıyla saçınızdaki kırıkları iyice düzeltin bigosu bulunmayan fönleri hiçbir zaman kullanmayın. Bu tip fönler kıvırcıkların tüm esnekliğini yok eder.

Saçınızı duşta ıslatın, bir havluyla kurulayın, hafif bir masajla saç şekillendirme ürününü hemen uygulayın. Saçınız çok kıvırcıksa onları fırçalamayın ve sakın bigosuz bir fön kullanmayın. Saçınıza canlılık ve parlaklık kazandırmak için bir serum da kullanabilirsiniz.

Kıvırcık saçlar kuru oldukları için genellikle cansız ve sönük görünür. Bu nedenle doğru hareket şampuan uygulamasından sonra yapılacak bir bakımdır. Sirkeli suyla durulama yaparak saça canlılığı yeniden kazandırılabilir. Bunların dışında şekillendirme ürünleri de kırıkları düzelterek saça canlılık kazandırır.

Kıvırcıkların sağlığını ve saçın tatlı parlaklığını korumak için permalı saçlara daha özenli bir bakım uygulamak lazımdır. Bu durumda da saçın genel sağlığı için kuruluğa karşı savaşı sürdürmek ve zayıf düşen saçı kuvvetlendirmek şarttır. Bunun için tavsiye edilen şey haftada bir, kuru saça maske uygulamak ve bir saat maskeli durduktan sonra saçı iyice durulamaktır.